Yıllar Önce Siktiğim Adam

Selamlar.
Evde sıkıntıdan ölecektim. Pazartesi öğleden sonra çıkıp biraz yürüyeyim çevreyi keşfedeyim dedim. Bugün hava çok daha iyiydi önceki cehennem sıcaklarına göre. Nem de azalmıştı. Ayaklarım ister istemez beni o alışık olduğum yoldan AVMye doğru getirdi.

İçeri girmenin bana birşey getirmeyeceğini bildiğimden hiç teşebbüs bile etmedim. Yürüyerek parktaki banklardan birinde oturdum. Büyük bir orta alanın merkezinde eski bir heykel, çevresinde ise mevsime özel çiçekler ile süslüydü. Ne kadar geri kalmış ve itici bir yer olsa da şehirde böyle küçük dokunuşların olması insana umut veriyordu. İstanbul’da olsa her herde çarşaf çarşaf ‘Belediye Çalışıyor’ diye bez afişler ile donatırlardı köprülerin yolları. Buradaysa belediye başkanı kimdir, nerdedir bilinmez. Şimdi düşününce onca yıl boyunja hiç bir zaman alışık olduğum o boy boy afişleri görmediğimi fark ettim.

Hava iyi olmasına rağmen serinlemek için yolda satılan oraya özgü gazlı içeceklerden bolsa içmiştim. Mesanem artık bize bir izin ver demeyee başlamıştı. AVM’ ye giremiyeceğime göre mecburen parkın tuvaletini kullanacaktım. Nerde olduğunu ararken yine alışık olmadığım bir şekilde tuvaletin yer altında olduğunu yerin altına doğru inen merdivenlerin başındaki ufat T işaretinden anladım. Girişi darcana bir alt geçit girişine benziyordu.

Güneş ışığından karanlığa doğru inerken ne ile karşılaşacağımı merak ediyordum. Basamakların sonunda sarımsı büyük bir demir kapıdan geçince içerdeki loş ışıktan girişteki minik kulübedeki yaşlı kadını fark ettim. Burada adetin çıkarken değil girerken ödemek olduğunu öğrenip parayı verip girdim.

Heyecanla AVM’ deki gibi burada da aynı tasarımda kabinler olup olmayacağını düşünüyordum. Koridoru geçip tuvalet kısmına gelince hayallerim suya düştü. Büyükçe (en azından 16 yaşındayken bana büyükçe göründü) bir orta alan, solda pisuarlar olmasa da ayakta işemek için bir alan ve kapının karşısında 6 tane normal boyutlarda kabinler sıralanmıştı.

İşeme kısmında bir genç aletini silkeleyip pantalonuna sıkıştırıp dışarı çıkarken ben de kabinlere yöneldim. Ortada bir kabini seçip içeri girdim ve kemerimi çözerken kabin duvrlarnın AVM’ deki kadar kısa olmasa da çeneme kadar geldiğini fark ettim. 178 boyunda olduğuma göre duvar 168 kadar olmalıydı. Kapıya dönük pantalonumu çözerken kafamı sağa çevirdiğimde iki çift göz ile karşılaştım. Hafif kel bir adam da ayaktaydı ve benim tarafa bakıyordu.

Oturup işimi gördüm. Diğer tuvalette kimse ile göz göze gelmediğimden biraz irkilmiştim. Uzunca bir süre ğeçti ve artık dışarı çıkabilirdim. Ayağa kalktığımda adamı yine aynı pozisyonda gördüm. Boyu biraz kısa olduğu için boynunu uzatarak bu tarafa baktığı belliydi. Şaşkınlıkla toparlanıp kabinden dışarı çıktım.

Kapıya doğru yönelirken arkama dönüp şöyle bir baktığımda adamın kapısını aralamış bana doğru baktığını fark ettim. Lavobaya gidip ellerimi yıkadım. Bu arada başka bir genç gelip içeri girdi. O girerken ben de arkasından şöyle bir içeriye bakmak istedim ve adamın bu sefer kapı üstünden bu tarafa baktığını fark ettim. Elimi yıkarken arkadan adam da arkadan gelerek ellerini yıkamaya başladı. Ona direk bakmasam da gözlerinin benim üzerimde olduğunu hissediyordum.

Hızla dışarı çıkıp yukarda bir banka oturdum. Biraz sonra adamın önümden geçerken yine baktığını fark ettim. Meydanda bir kaç tur attı ve her defasında gözleri benim üstümdeydi. Bakışlarında daha çok merak seziyordum. Biraz da çekiniyordu. Burada istihbarattan çok insan olduğunu duymuştum. Kafamda bütün casus filmleri dönerken heyecanla neler olacağını tahmin etmeye başladım.

Adam son turunda gelip yanıma oturdu. Uzun bir süre konuşmadık. Sonrasında bana dönüp sigaram olup olmadığını sordu. Yok deyince aramızdaki sessizlik devam etti. Çok sürmeden adam kalkıp parkın diğer ucuna gitti orada dönünce yine göz göze geldik. Cebinden çıkardığı mendille terlerini silerken başını sağa çeviriyordu. İlk başta bir anlam veremedim ama birkaç adım sonra çıkışa yaklaşınca yine aynı hareketi yaptı. Çıkışta son birkez durarak bana bu sefer çok daha bariz bir şekilde kafasını bükünce kendisini takip etmemi istediğini anladım.

Çıkıştan sola dönüp ilerlerken onu hala uzaktan görebiliyordum. Orada çakılı kalmıştım. Aynı anda kafamdan bir türlü şey geçiyordu. En sonunda ayağa kalkıp adamı takip etmeye karar verdim. Çıkışa kadar hızlıca yürüdüm. Arada adamın durarak benim tarafa baktığını görebiliyordum. Adımlarım hızlanıp arkasından 10 metreye kadar geldim. Kalbim maraton koşmuşum gibi çarpıyordu.

Adımlarımı yavaşlattım. Adam artık iyice yavaşlamıştı. Yine aynı hareketle mendiliyle boynunu silerken arkasına dönüp bana baktı. Ben ne olacaksa olsun deyip adama iyice yaklaştım. Artık adam durmuş bana bakıyordu. Tam yanından geçerken bana bakıp usulca “siker misin” dedi. Kala kalmıştım. Ağzımdan “olur” çıktı.

Adama beni takip et dedi. O ilerlerken 4-5 adım gerisinden ben onu takip ediyordum. Parkın sonuna gelip ana caddeyi de geçince bir siteye girdik. Site dediğime bakmayın. Buradaki siteler 30-40 yıllık sağlam ama o eski sitelerdi. Sitenin orta yerlerinde garajlar bulunur. Adam bizi oraya doğru götürdü. Günün ortasındaydık ve şehrin göbeğindeydik. Yanlış birşey olursa kolayca kaçabilirdim.

Adam sonunda bir kabininönünde durdu. Bu da ufak bir tuvaletti. İçeri girdik. Adam hiç vakit kaybetmeden oturdu ve kemerimi çözdü. Şimdiye kadar çok porno dergisi okumuştum. Adamın aletimi ağzına alacağını biliyordum. O kadar heyecanlıydım ki, ne olup bittiğini anlayamadım bile. Kafamda dönen tek şey adamın sikimi sonuna kadar ağzına sokup çıkarırken bana verdiği hazdı.

Hayatımda hiçbir zaman böyle bir haz duymadım. Kendimden geçiyordum. Adamın ağzı kadife gibiydi. 45-50 yaşında benden daha kısa boylu ve normal yapıda biriydi ama daha önce nice nicelerini bu yetenekleriyle hazzın doruklarına ulaştırdığı belliydi. Ayağa kalktı ve arkasını dönüp pantolonunu bir çırpıda indirdi. Yıllardır beklediğim şey artık karşımdaydı. Muhteşem bir ağızdan sonra artık bir göt sikecektim hemde tam istediğim gibi olgun ve hiç bir şekliyle gay diyemeyeceğimiz büyük ihtimalle evli çocuklu bir adamın götünü.

İçine yavaş yavaş girerken adam kendi geriye itti ve yarrağım clop diye içine girdi. Ne yapmam gerektiğini çok iyi biliyordum. Adamın içine girip çıkmaya başladım. Girip çıktıkça zevten uçuyordum. Adamdan da hırıltılar geliyordu. Çok sürmeden adamın içine boşalmaya başladım.

Döllerimi tamamen boşalttıktan sonra adamın içinden çıktım. Boşalmıştım ve her ne kadar bir kadın sikmemiş olsam da artık milli olmuştum. Arkadaşlarım arasında ilk kim milli olacak tartışmalarını düşününce kendimle gurur duymaya başladım.

Bu tuvalette hiçbirşey yoktu. Dışardan sesler geliyordu. Adam hızlıca “şurdaki sudan dökver. ilk sen çık sonra ben çıkarım” dedi. Dediğini yapıp çıktım. Çıkar çıkmaz da koşar adımlarla oradan uzaklaştım. Bir taraftan suçluluk duygusu bir taraftan aldığım zevk bir taraftan da yakalanma ve rezil olma korkusu vardı. Nasıl yaptığımı hala anlayamıyordum. Eve nasıl geldim hatırlamıyorum. İçeri girince bahçedeki çeşmede elimi yüzümü yıkadım. O anda aklıma ya AIDS olduysam fikri geldi. 90lardaydık ve en çok konuşulan ve korkulan konu bu idi. İçeri kendimi attım ve bir daha böyle birşeye kalkışmayacağıma yemin ettim.

Yeminimi çok kez tekrarladım ve bozdum. Anlattığım kısımların hepsi doğrudur. Üzerinden bugün 25 yıl geçmiş olmasına rağmen her dakikasını hatırlıyorum. Adamın adını bile bilmiyorum ve o günden sonra yüzlerce erkek ile birlikte oldum ama şunu söyleyebilirim ki, o kadar erkek arasında bu kadar güzel saxo çeken çok az insan tanıdım. İlk onda her zaman yerini korudu.

Adamla karşılaşmayı çok istedim ama olmadı…

Bir yanıt yazın